24 Şubat 2009 Salı

"Bilinmeyen Dil"e Uygulanan Sansür ve Yankılananlar


(Sıcağı sıcağına yorum yapmak çoğu zaman çok sağlıklı olmuyor ama bu konuyu bir parça deşesim var.)

Bugün öğle saatlerinde Ahmet Türk, 21 Şubat'ın "dünya ana dil günü" olması vesilesi ile meclis grup toplantısı konuşmasının bir bölümünü Kürtçe yaptı. Böyle bir konuşma yapacağının haberi de 1 saat evvelden medya kuruluşlarına ve meclis başkanlığına duyuruldu. Türk'ün, Kürtçe konuşmasının başlangıcında da meclis başkanlığı yoluyla TBMM Tv, meclis kürsüsünden başka bir dil ile konuşma yapılamayacağını belirterek, yayını kesti.


Gelelim yapılan yorumlara:

Akp'li siyasiler vahim bir olay olduğunu belirttiler. Seçim yatırımı olarak gördüklerini belirtip Dtp'nin Kürt sorununu körüklediği konusunda fikir birliği yaptılar. Burhan Kuzu, Dtp'yi hukuksuzlukla suçlarken, başbakanın Kürtçe konuşmasını jest olarak değerlendirdi. Akp'nin 70 adet Kürt vekilinden ise ses çıkmadı!

Chp'liler meclis kürsüsünden Kürtçe konuşulamayacağını ve bunun büyük bir hata olduğunu belirttiler. Ama işin ilginci; bir adet Chp'li vekil, TMMB Tv'nin sansür uygulamasını eleştirdi!

Mhp'liler ise olayı tamamiyle yanlışlık olarak gördüklerini ve milli bütünlüğün bu şekilde yara aldığına dikkat çekti.

Dtp'liler ise Başbakan'ın Kürtçe konuşuyor olmasında herhangi bir problem olmamasına rağmen Kürtçe konuşan belediye başkanlarına, vekillere dava açıldığını, sansüre uğradıklarını belirtip ikiyüzlülüğe işaret etti.

Medyada meclis kürsüsünden Kürtçe konuşulma(ma)sının yasal zeminlerini hukukçuları ekrana taşıyarak gündeme taşıdı. Dtp'nin süren kapatma davasına etkisini ele aldı.


Yorumlar bunlar. Peki, kimse Ahmet Türk'ün Kürtçe konuşmasınında neler dediğine aldırdı mı, dikkat etti mi ve hatta 'ne demiş bu adam' dedi mi? Türk'ün, Kürtçe konuşmasında cezaevinde Kürtçe konuşamadığından dem vurup bir gün topluluk önünde ana dilinde konuşma hayalini Kürtçe dillendiriyor olmasını umursadı mı? Dillerin kardeşliğine yaptığı vurguya itibar etti mi? Ya herhangi haber sitesinde metnin tümüne rahatlıkla ulaşılabildik mi? Tabi ki koca bir hayır!

Gene şekillere, kalıplara o kadar çok odaklandık ki özü çoktan yok saydık. Hatta bu özü ortaya koyanlar bile bunu yok saydı!

Yüzbinlerce insanımızın anadilini rahatlıkla konuşamaması, konuşmak isteyenlerin ve hatta konuşmak zorunda olanların önüne adli engeller koyulması, Kürtçe'nin meclis zabıtlarında "bilinmeyen dil" olarak geçmesi, provakatif söylemlerle bölge insanı üzerine toplumsal baskı yaratmaları her zaman eleştirdiğim bir durum. Ötekileştirme politikalarının, ne motifi mermer ulan mermer'ci yaklaşımlarının kısaca burjuva siyasetinin ayak oyunlarının Kürt sorununa çözüm üretmediği aşikar; fakat akıl tutulmalı bu politikaların yanı sıra, Akp'nin Trt Şeş hamlesinin, başbakanın Kürtçe konuşmasının, Şiwan Perver/Ahmet Kaya açılımlarının ve tüm bunlara karşı üretilen Dtp hamlelerinin de sorununun özüne, çözümüne yönelik olduklarını söylemek çok mantıklı değil. Olsa olsa çözümsüzlüğe gidişatı hızlandıran bireysel, şovenist hamleler bunlar. Her iki tarafta yerel seçim arefesinde gündemi bulandırmayı kendine iş edinmiş, bu çok açık.

Bunların yanı sıra, devlet eliyle meclis kürsüsüne getirelen sansür ile de "Trt Şeş-Sansür" açmazı güpegündüz önümüze geldi. Aslında Ahmet Türk'ün bugünkü konuşması bir nevi turnusol etkisi yarattı. İktidar; anayasal değişikliklere gideceğine, demokratik açılımları geniş bir katılım ile yasama yoluyla halledeceğine şovenliğin cazibesiyle yüzeysel olanı seçip seçim meydanlarından Kürtçe seslenerek, "Kürt-Türk kardeştir" şiarının içini boşaltarak ağızlara gene "bir parmak" bal çalma yolunu seçti. Oysa ki aynı parmak, Sakarya'da Dtp'lilerin üzerine pompalı tüfekle saldıranları arkasına alıp Kürt'lere ayağınızı denk alın mesajı verirken sallanmış; aynı parmak, Umut kitabevine bomba atılması olayının üstünü örtmüş; aynı parmak, sınır ötesi operasyon için havaya kalkmıştı!

Sonuç olarak bu hamle, devlet/Akp (aralarında artık slash koyuyor oluşuma dikkat!) riyakarlığının ortaya çıkarılması ve saf(!) Türklerin Kürt sorununa bakış açılarının ne kadar sığ olduğunu anlama bakımından yerinde bir hareket oldu. Fakat aynı zamanda bu hamlenin var olan sorunun çözümüne direk etki etmediği, varolan husumetin katlanmasına, yaratılmak istenen doğu-batı ayrımının derinleşmesine katkıda bulunduğu da çok açık. Hele ki yerel seçimler öncesi yapılan bir manevra olduğunu da hesaba katarsak önümüzde daha çook netameli günler var gibi.

Hiç yorum yok: