15 Şubat 2009 Pazar

Saracoğlu Faşisttir!


Şükrü Şaracoğlu: Ülke tarihinin belki de en ırkçı başbakanı.

Şöyle ki; 1942 senesinde yani İkinci Dünya Savaşı sırasında devlet katında Alman hayranlığının en üst mertebede olduğu, halkın arasında ise ırkçı akımların revaçta olduğu dönemde "milli şef" İnönü tarafından başbakanlığa atanmıştır. Başbakanlığı sırasında Nazi Almanyası'nın savaşı kaybedeceğinin anlaşıldığı döneme kadar geçen süreçte tamamen ırkçı politikalar benimseyen bu zat, savaşın sonunda ise İngiliz - Amerikan ve Sovyet güçlerinin kazanımı karşısında boyut değiştirecek ve en ahlaki ifadeyle "denge politikası" gözetecek ve herkese eşit mesafede duracak yani herkese yamanmaya çalışacaktır. Sonrasında ise Atatürk'ün "muassır medeniyetler seviyesine çıkma" hedefini -her zaman olduğu gibi- emperyal kuvvetlerin müttefiki olmak olarak algılayıp ülkeyi Amerikan politikalarına teslim edecektir.

Her neyse konuyu çok dağıtmayayım. Zaten amacım dolu dolu Saracoğlu anlatısı yapmak değil, kendisini sadece futbol sahasına ismi verilmiş türk büyüğü olarak bilenlere küçük hatırlatmalar yapmak. Kendisi hükümet programını açıklamak üzere başbakan olarak ilk kez meclis kürsüsünden yaptığı konuşmada: "Biz Türk'üz, türkçüyüz ve daima türkçü kalacağız. Bizim için türkçülük bi kan meselesi olduğu kadar ve laakal o kadar bir vicdan ve kültür meselesidir" diyor. Bu konuşmanın yurtta yarattığı yankılarını burada ne derecede yansıtabilirim, bilemiyorum ama Nihal Atsız'ın (Turancılık akımının peygamberi) başbakana yazdığı mektupta yazdıklarına bakarsak fikir sahibi olabiliriz kanımca. Kendisi, Saracoğlu'na hitaben diyor ki: " ...ne ırkımızın ne devletimizin tarihinde, Türk milliyetçiliği resmi bir ağızdan bu kadar kesin sözlerle hiç bir zaman açığa vurulmamıştı. Bu sözlerin türkçü çevrelerde nasıl sevinçle karşılandığını anlatmaya lüzum yoktur." (Üzerine yorum yapmaya bence de lüzum yoktur, efendim.)

Başbakanlık yaptığı dönemde dünya politikası hangi yönde esiyor ise o yöne meyl etmeye çalışan Saracoğlu, ülke içinde de boş durmamış ve sol fikirli aydınlara (Sertel'ler, Behice Boran, Korkut Boratav, Sabahattin Ali, Aziz Nesin...) baskısını her dönem hissettirmiş. Kimi zaman kurdukları dergileri atılımcı idareci, kemalist kalkınma projesinin en önemli figürlerinden milli eğitim bakanı Hasan Ali Yücel yoluyla uyararak kapattırmış bazen de Tan Olayı'ında olduğu gibi ırkçı-türkçü üniversite gençlerini ayaklandırıp yakıp yıkarak kapattırmıştır.

Bir de Fenerbahçe stadına isminin verilmesi hadisesine göz atacak olursak; Maliye bakanlığı yaptığı dönemde Fenerbahçe'nin Kadıköy'de kendine ait sahası olmaması üzerine her zaman top oynadıkları sahanın (Papaz çayırı) sahibi İttihatspor'dan (eski Altınordu) mülkiyetini isterler. Ama İttihatspor Fenerbahçe'nin stad isteğine hayır der. Bunun üzerine devreye Saracoğlu girer. Önce mecliste 'tek maddelik bir yasa' çıkartır: "Aynı semtte kurulmuş ve faaliyet gösteren spor kulüplerinin sayısı birden fazla ise, o semtte üye sayısı fazla olan kulüp faaliyetlerine devam eder." Evet, yasa aynen böyledir. Böylelikle Papaz çayırının sahibi İttihakspor devre dışı bırakılır. Sahaya milli emlak idaresi el koyar. Ardından da Fenerbahçe'ye kiralar. Adını da değiştirip Fenerbahçe Stadı koyarlar. Bunlarla doymayan Fenerbahçe yönetimi bu kez de stadın mülkiyetini ister, o dönemde Adliye bakanlığına atanan Aaraçoğlu'na gidilir ve sonuç beklenen de iyi olur. Stad, -para dahi verilmeden- göstermelik bir rakam olan "1 türk lira"sına Fenerbahçe'ye devredilir. Sonrasında Saracoğlu, Fenerbahçe başkanlığına seçilir ve başbakanlılığının sonuna kadar da sürdürür.

İstanbul'da yaşayan gayrimüslimlerden varlık vergisi alınması fikriyatının da mucidi(!) olan bu ırkçı, alman hayranı, nazi bıyıklı başbakanın adını stad isimlerinde yaşatanlara selam edip, 45'li yılların mottosuyla yazımı bitiriyorum: Saracoğlu Faşisttir!


Kaynaklar:
Politik Goller, E.Kılıç - Behice Boran, G.Atılgan - Nihal Atsız'ın Yaşam Öyküsü, Bakırezer

Hiç yorum yok: